Fransa’nın ve romantizmin de başkenti olan Paris, kısa bir kaçamak yapmak için en ideal şehir. Paris, 20. yüzyılda sınırlarının dışına taşarak büyümüş ve banliyöleriyle birlikte 1999’da 11.1 milyonluk nüfusa ulaşmış. Paris adını Galya halklarından Parisiilerden almakta. Seine Nehri’nin üzerine kurulu olan şehir, Ile-de-France bölgesinin merkezi.
Tüm dünyada anıtları, sanatsal ve kültürel yaşamı ile tanınmış olan Paris, aynı zamanda dünya tarihinde önemli bir şehir olmakla birlikte, başlıca ekonomik ve politik merkezler arasında yer almakta ve uluslar arası taşımacılığın geçiş noktalarından birini oluşturmakta. Romantizmin yanı sıra moda ve lüksün de dünya başkenti ve “Işık Şehir” (Ville de Lumière) diye de anılmakta.
PARİS’İN SİMGESİ EYFEL
Sevgilinizle ya da eşinizle mutlaka Seine Nehri kenarında bir geziye katılmalısınız. Paris’e gidip de adını tasarımcısı Gustave Eiffel’den alan Eiffel Kulesi’ni görmeden gitmek de tabii ki olmaz. Fransız İhtilali’nin bir sembolü olan, yüksekliği 320 metre olan kule 1930’a kadar (Chrysler binası inşa edilinceye dek) dünyanın en yüksek binası niteliğindeydi. Kulenin en tepesine çıkıp manzarayı izleyebilir ya da bir kafeye oturup kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
İyi yemek yiyebileceğiniz yerlerden birisi ise yüksek fiyatlarda olmasına rağmen Avenue des Champs – Elysées. Burada fast-food restoranları, araba galerileri ve sinemaları bulabilirsiniz. Burası daha çok insanların akşamüstü yürümek için geldiği yerlerden.
DÜNYANIN EN ÜNLÜ MÜZESİ
Müze gezmeyi seviyorsanız Musée du Louvre’u ( Louvre Müzesi ) her gün binlerce insan ziyaret etmekte. Müzede tablolar, heykeller, antikalarla birlikte Mona Lisa, Venus de Milo ve Winged Victory gibi ünlü eserler de görülebilir. 1200’lerde inşa edilen bu devasa bina ilk 16. yüzyılda restore edildi ve Kraliyet Binası olarak hizmet vermeye başladı. 1793’te müzeye dönüştürüldü. 1980’lerde eklenen ve başlangıçta hata olarak görülen 21 metre yüksekliğindeki cam piramit ekleme ise daha sonra birçok ödül aldı.
Diğer bir müze, 1900 yılında inşa edilmiş ve şimdiki haline 1986 yılında kavuşan Musée d’Orsay, 1848 – 1914 yılları arasında yaşayan impressyonist ve postimpresyonist sanatçıların eserlerine ev sahipliği ediyor. Müzede sergilenen Auguste Rodin ve Camille Claudel gibi ünlü heykeltraşların eserlerinin yanı sıra bahçesindeki diğer heykeller de görülmeye değer.
FİLMLERE KONU OLAN KATEDRAL
Paris’in en fazla ilgi çeken yerlerinden Centre Georges Pompidou ise modern sanatın örneklerine ev sahipliği yapıyor. Burada ayrıca dünyanın çeşitli yerlerinde çıkan gazete ve dergilerle 2000’in üzerinde periyodik yayına ulaşabilirsiniz. Çevresinde de ilginizi çekebilecek dükkanlar mevcut.
Victor Hugo’nun ünlü eseri Notre Dame’ın Kamburu’ndan hatırladığımız gotik mimari özellikleri taşımakta olan Notre Dame Katedrali ise birbirinden farklı şekilde dizayn edilmiş üç kapıya sahip ve bu kapılardaki mimari güzellik de ziyaretçilerin dikkatini üzerine çekmekte. Katedralin içinde çok büyük bir kilise orgu var. Katedral kasvetli havasıyla olsa da görülmeye değer. Kulelerinden Paris’i izlemek de ayrı bir zevk.
MEZARLIKLARINDA BİRÇOK ÜNLÜ YATIYOR
Dünyanın en çok ziyaret edilen mezarlığı Cimetiére du Pére Lachaise Moliére, Apollinaire, Oscar Wilde, Balzac, Marcel Proust ve Gertrude Stein gibi yazarların; Delacroix, Pissarro, Seurat ve Modigliani gibi artistlerin; Sarah Bernhardt, Simone Signoret, Edith Piaf ve Yves Montand gibi aktör ve şarkıcıların mezarlarını ziyaret edebilirsiniz. En çok ziyaret edilen mezar ‘The Doors’ gurubunun 1971’de ölen solisti Jim Morrison’a ait.