Okan Bayülgen, 6 yaşındayken anne babası ayrıldıktan sonra yatılı okulda okuduğunu belirterek o dönemi anlattı. Bayülgen yatılı okul sürecinin üzerindeki etkilerini şu sözlerle dile getirdi: ‘’Yalnızlık ve tek başına hayatta kalabilme güdüsünün, bu refleksin çok sert olması gibi anlatabilirim bu etkiyi. Ama bu beni başkalarını umursamayan, ‘’Ne yaparsanız yapın, ne haliniz varsa görün’’ diyen bir insan haline getirmedi. Aksine beni bu konularda, daha duygusal ve yaş aldıkça daha gelenekçi bir hale getiriyor. Gelenekçi derken, her konuda gelenekçi. İnançlar, adetler, geleneksel ve kültürel şeyler, beraber yeme-içme, beraber eğlenme, beraber üzülme konularında… Ama temelde ‘Ben tek başıma ayakta durmalıyım ve başıma bir şey geldi -bu herhangi bir şey ya da bir şey de olabilir- yanımda kimse olmayacak. Yani ben tek başımayım. Bu sabahtan, akşama kadar, uyanmadan tekrar uyuyuncaya kadar sürekli hissettiğim bir şey o bir yalnızlık duygusu var.’’
GÜZELLİĞİ ANNESİNDEN HUYLARI BENDEN
Kızı İstanbul ile olan ilişkisini ‘’Tabii ki o babasının kim olduğunu farkında ve buna da bir şey geliştirdi. Ben çocuklaşmıyorum onunla, hiçbir zaman çocuklaşmadım, o da benle büyümeye çalışmıyor. Böyle bir şey kurguladık. Böyle bir aşk hikayemiz var aramızda. Her baba-kız arasında olan gibi’’ diyerek anlattı. Kızının kendisinden tüm huylarını aldığını söyleyen Okan Bayülgen ‘’Bütün huylarımı aldı galiba, bu konuda annesinden daha şanslıyım. Güzelliği annesinden, ama huylar benden.’’ dedi.
O KONUDA KABİLİYETSİZİM
Annesi ressam olan Bayülgen, kendisinin resim yapma yeteneği hakkında ise ‘’Kabiliyetsizim o konuda, hep acısını çektiğim bir konudur çünkü. Annem, ben küçükken resim yaparken, ben de ona katılıp bir şeyler çizmeye çalışırdım. Ama yapamazdım. Ben de annemin yaptığı resme karşılık yanına gidip ‘Bak ben de bir şey yazdım getirdim sana’ ya da ‘Bak istersen ben de sana bunu okuyayım’ derdim.” dedi.
İNSANLAR BENİM İÇİN BİLET ALIP, OTOBÜSE BİNİP
TİYATROYA GELİRLER Mİ MERAK ETTİM
Çok uzun yıllar televizyonda olduktan sonra ‘Acaba ben bilet de satabilir miyim?’ sorusunun cevabını merak eden ve televizyon ile tiyatronun çok farklı olduğunu ifade eden Okan Bayülgen “Bizim için şöyle bir mutluluk oluyor, tabii ki gittiğimiz yerlerde, her şeyden önce hele hele benim gibi yıllarca televizyon çerçevesinin içerisinde kalmış birisi için bir meraktı acaba ben bilet de satabilir miyim? Çünkü televizyon bedava. Dijital platformlardan önce insanlar bir kumandanın üzerinde farklı kanalları izliyor. Orada tamam tercih ediyorlardı beni ama ‘Acaba insanlar beni görmek için bilet alır, arabaya biner, otobüse biner, tiyatro salonuna gelir buna para öder, bunu seyreder mi?’ Ve de zevk alır mı? Dolayısıyla bu benim için merak konusuydu. Şimdi çok mutluyum.’’ dedi.
BAZI ANNE VE BABALAR BENİ İZLEMEYİ YASAKLAMIŞ
Okan Bayülgen televizyon programı yaparken bir kısmın kendisine gıcık olması bir kısmın ise çok sevmesi ile ilgili düşüncelerini de ‘’Televizyon evin başköşesinde ve sürekli açık bir monitörken bizim televizyondan bir şeyler öğrenmemiz, keşifte bulunmamız ya da ilham almamız daha kolaydı. Çünkü diyelim ki iki kardeşten biri Okan’ı seyrediyor, diğeri başka bir şey izliyor, göz misafiri oluyordu. Bazı anne-babalar beni izlemeyi yasaklamış diye çok duymuşumdur. Yani ‘Ne anlıyorsunuz bu oğlandan, bu zararlı bir oğlan’ diyorlarmış. Sonra bazı karı kocaların arasında kavga nedeni olduğumu biliyorum. İşte adam uyumak istiyor, kadıncağız seyretmeye devam etmek istiyor. Birçok kişiyle tanıştığımda bu yaşta bile üzerinden kaç sene geçmiş olmasına rağmen hanımlarla böyle tatlı ama adamları böyle homur, homur duyabiliyorum.’’ diyerek açıkladı.