Sizlere, yedi yaşındaki oğlum sayesinde tanıştığımız EBA’dan bahsetmek istiyorum. EBA, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Fatih projesi kapsamında geliştirilen “Eğitim Gelişim Ağı” (EBA) çevrimiçi, sosyal eğitim platformu olarak kullanılıyor.
Uzaktan eğitim verilmesi için, öğrenci, öğretmen, veli giriş sayfası olarak tasarlanmış bir program. COVID-19 adı altında henüz neye alıştırıldığımız ve hazırlandığımız belli olmayan süreçte, online sistemi de hayatımızın tam ortasında tutacağımız garanti oldu. Dünya genelinde
online eğitim gayet başarılı gerçekleşirken maalesef bizim ülkemiz de sorunlar yaşanıyor. Altyapısı yeterli olmadığı gibi Türkiye genelinde bilgisayar, tablet, telefon ve internet eksiği olan milyonlarca çocuk var. Devlet bu açığı kapatmak adına tablet dağıtımı gerçekleştirmekte. Muhtarlar da başvuru ve dağıtım için görevlendirildi.
Ancak şöyle bir sorun yaşanmakta; tablet başvurusu yapıyorsunuz, haberi yayınlandığı akşamın sabahında gittiğiniz muhtarlık size tablet kalmadığını söylüyor. Büyük ihtimalle sevgili muhtarlarımız haber duyulduğu an evinden dağıtıma başlıyor. Öncelikle akraba, komşu olmadan lütfen gerçek ihtiyacı olan çocuklarımıza ulaştırılsın.
Bu tablete ulaşamamak ayrı sorun, tabletiniz ya da bilgisayarınız var EBA’ya bağlanmak ayrı sorun. Evinizde bu donanım varsa ve EBA’ya bağlantı kopmadan eriştiyseniz sorun bitti mi kısaca bir “hayır”. Bir de EBA’nın kankası ayrılmaz ikili Zoom kardeş var. Online olarak birden fazla kişinin görüşme imkanı sağlayan uygulama olur kendisi. Her öğretmenin kendisinin oluşturduğu şifre ile giriş yapabiliyor öğrenciler. Şimdiye kadar tablet, bilgisayar ve telefondan uzak tutmaya çalıştığımız çocuklarımızı kendi rızamız (mecburiyet karşılığı) kendi elimizle online eğitime uygun ortamı hazırlayıp ekran başına oturtuyoruz. Zoom programı satın almadan kullanıyorsanız. 30 dakika sonra dersin ortasında sizi atıyor.
Bunlar sadece sistemsel hazırlık. Öğretmenin, çocukların bu sisteme uyumu, alışması ayrı sorun. Öğretmen tam uyumu sağlamış dersi anlatırken aniden bir annenin “Israrla kısır yaptım çay koydum hadi bekliyorumla” yankılanan telefon konuşması her şeyi yerle bir edebiliyor. İşin içine girmediğiniz zaman anlaşılması gerçekten çok zor. Evet hepimiz aynı fikirdeyiz çocuklarımızın yeri okul. Lâkin bu pandemi devam ettiği sürece sanırım bizler de uyum sağlamak zorundayız. Umarım en kısa zamanda sağlıklı ve özgür günlerimize geri dönebiliriz. Pandemi dönemini en stresli yaşayan biz kadınlarız. Bitmeyen ev işleri, doymak bilmeyen ev halkı derken ciddi yorgunluk ve stres. Şimdi bu stresimizi biraz hafifletip kendimizi mutlu etmek için size çok basit bir maske tarifi vereceğim.
YİYELİM GÜZELLEŞELİM
Maskemizin ana maddesi evlerimize bol miktarda yığma yaptığımız maya. Yarım paket yaş ya da kuru maya. Cildiniz kuru ise süt ile karma ciltse mayayı çok sıvı olmayacak şekilde su ile açıyoruz.
Temiz cilde el ya da fırça yardımı ile mayayı yüzümüze sürüyoruz. Kalan mayayı ellerimize de uygulayabiliriz. Maske yüzümüz de beklerken sıcak havluyu yüzümüzü kapatıp, üzerine buz küpleri ile dairesel hareketler yaparak 20 dakika bekletip ılık su ile yıkıyoruz. Maya maskesini ayda bir kere uygulayabilirsiniz. Cildinizde ki sonucu sizde beğeneceksiniz.
Sağlıklı, huzurlu, bereketli günlerimiz olsun.