Hep çok mutlu bir çocuk olduğunu söyleyen Doğa Rutkay “Anneme de sorarım aksi, suratsız zamanlarım oldu mu?’’ diye. Annem de bana “Hiç hatırlamıyorum aksi olduğunu. Sen mutlaka her karanlığın içinden çıkacak bir şey bulurdun” der. Hep komedyen olmayı istediğini söyleyen Rutkay insanları güldürmek, insanlara dokunmak istediğini ve hayatını bu yönde çizdiğini belirtti.
ALTAN ERKEKLİ’NİN SIRTINA BİNERDİM
Anaokuluna hiç gitmediğini ve Ankara Sanat Tiyatrosu’ndaki sanatçıları abileri ve ablaları yerine koyduğunu belirten Doğa Rutkay ‘’En iyi tiyatro sanatçıları benim kuklalarımdı sanki. Altan Erkekli’nin sırtına binerdim beni dondurmacıya götür derdim. Cezmi Baskın’a derdim bana şunu al diye. Can Yücel, Kerim Afşar gibi çok kıymetli sanatçılarla geçti çocukluğum. Çok büyük yazarlar çok büyük edebiyatçılar gelirdi bizim evimize. Hep bir araya gelirdik. Dolayısıyla onların çok önemli insanlar olduğunu hissederdim ben. Ve bu çok kıymetliydi benim için.’’ dedi.
BİRBİRİNE KENETLENMİŞ ANNE KIZDIK AMA YİNE KAVGA EDERDİK
Doğa Rutkay, anne ve babasının erken yaşta boşandıklarından ve çalışan bir anne babası olduğu için tek çocuk olarak bu dönemin içinden kendi başına çıkmanın formülünün mutlu olmak ve bunun peşinden koşmak olduğunu söyledi. “Lay lay lom bir çocukluk değildi benim çocukluğum, olamazdı.” diyen Doğa Rutkay evi oyun parkı haline getirerek sürekli yazdığını, çizdiğini söyledi.
Annesi olmadan yaşayamayacağını, nefes alamayacağını söyleyen Rutkay bütün dünyasının annesi olduğunu annesinin bütün dünyasının da kendisi olduğunu belirterek ‘’Birbirine çok kenetlenmiş bir anne kızdık ama çok kavga ederdik’’ dedi.
KİMSE SENDEN FARKLI DEĞİL
Babası Rutkay Aziz’in kendisini küçük yaşlarda eğittiğini söyleyen Doğa Rutkay verdiği öğütleri hiçbir zaman unutmadığını söyleyerek “Kızım kimseyi birbirinden ayırmayacaksın, her insana saygı göstereceksin, kimse senden aşağıda değil kimse senden farklı değil derdi’’ dedi.
Bu öğütlerin hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Doğa Rutkay “Kesinlikle bana verdiği en kıymetli şeyler. Şimdi kıymetini daha iyi anlıyorum. Kibarlığın, centilmenliğin… Hala babam arkadaşlarını bile gördüğünde, ceketini ilikleyen bir adamdır.’’ dedi.
İLK TİYATRODA ROL ALDIM BABASI YAPTI DEDİLER
Tiyatrocu olmasını babasının da istemediğini söyleyen Rutkay “Babamın tiyatrocu olmasından dolayı konservatuarı kazandım babası yüzünden dediler. İlk tiyatroda rol aldım babası yaptı dediler. Televizyonda çalışmaya başladım, babası sayesinde dediler. Aslında hep mücadele etmek zorunda kaldım. İşin en kötüsü de babam bunların hiçbirinde bana yardım etmedi. Zeliha Berksoy, Cihan Ünal bu hocaların karşısında dört defa sınava girdim elim ayağım titreyerek. Bizim hocalarımız öyle torpille oyuncu alacak insanlar değildi.” dedi.
“Babam bana ben seni etkilemek istemiyorum, ne yaparsan yap senin arkandayım derdi. Hatta bana ‘Seni ilk tiyatroda izlediğimde kalbim öyle bir hızlı attı ki’ demişti.’’ diyerek oyunculuk yolculuğunda babasının kendisine olan desteğini ve kendisiyle gurur duyduğunu anlattı. Babasıyla çok uzun yıllardır ortak bir projede olmadığını ifade eden ünlü oyuncu “Şimdi artık baba lütfen gel ne olursun birlikte sahneye çıkalım diyorum ama ‘Uğraşamam ben seninle’ diyor. Yapacağız ama yapacağız. Çok istiyorum.” dedi.
TÜRKİYE’DE EN İYİ BEN KONUŞURUM
Kendisini duymayan ve konuşamayan anneannesi Zehra ve dedesinin büyüttüğünü, her şeyi onlardan öğrendiğini söyleyen Doğa Rutkay, dedesinin çok küçükken geçirdiği bir ateşli hastalık sonucu sağır, dilsiz olduğunu, anneannesinin de iki yaşında geçirdiği bir sarılık üstüne olduğu zatürre fark edilmeyince işitme duyusunu kaybettiğini söyledi. Anne ve dayısının bir şekilde işaret dili konuşmaya başladığını belirten Rutkay “Ülkemizde ve dünyada işaret dili ikiye ayrılıyor. Biri okullu işaret dili var sağır dilsiz harfleri dediğimiz, biri de okullu değil kendi içimizde konuştuğumuz yani a, b, c değil de seni seviyorum gibi, sana kırıldım gibi. Ben bu şekilde büyüdüm.” dedi. Türkiye’de bu tür rolleri en iyi oynayabilecek oyunculardan biri olduğunu söyleyen Doğa Rutkay sözlerine şöyle devam etti: ‘’Bunun içinde doğdum. Yapılmış filmleri izledim onlar beni çok mutlu etmedi açıkçası. Çok istiyorum var böyle bir hayalim. Anneanneciğime benzeyen güzellikte bir rol… Ona kimseyi benzetemem gibime geliyor’’
EŞİMDEN BAŞKA HİÇ KİMSEYLE BİR ÖMÜR GEÇİRMEK İSTEMEDİM
Eşinden başka hiç kimseyle bir ömür geçirmek istemediğini dile getiren Rutkay eşini ilk gördüğü andan itibaren hep aynı hisleri taşıdığını söyledi. Doğa Rutkay eşiyle beraber Piri ve Ruti seri kitaplarını çıkaracaklarını, gazeteci ve yazar eşi Kerimcan Kamal’ın son dönemlerde yazdığı kitaplarla yazarlık kimliğinin daha da ön plana çıktığını söyleyerek ‘’Kerimcan’ın kalemini çok seviyorum. Dedim ki ben zaten kendi kitabımı yazıyorum, ayrı çocuklara dedim bir hikaye yazalım mı? Biz de oturduk eşimle üç gece, dört gece başladık yazmaya. Nasıl yazıyoruz ama bir atlı kovalıyor sanki. Şimdi onları yayın evimize teslim ettik. Aralık sonu serilerimiz çıkmaya başlıyor. Umarım tüm çocuklar, tüm anneler, tüm babalar çok sevecekler. Hepsinin kendine ait bir hikayesi olacak, umarım güzel olur.” dedi.
GELENEKSELCİYİM
Doğa Rutkay çocuklarıyla geçirdiği vaktin çok kıymetli olduğunu belirterek ‘’Onlarla geçirdiğim zaman ne telefon elimdedir ne de başka bir şey. Zaten bizim evde teknoloji komple yasak. Benim böyle bir tarafım var. Gelenekselciyim, eskiden biz nasıl büyüdüysek, anneannem bana ne öğrettiyse aynılarını yapıyorum.’’ dedi. Babasının kendisine çok şey öğretti söyleyen Rutkay “ İnsan olmak üzerine çok şey öğretti bana. Oyuncu olsam da olurdu olmasam da ama iyi bir insan olmasaydım çok üzülürdüm. Sevilmeyen bir insan olsaydım çok üzülürdüm. Çocuklarına doğdukları andan itibaren kulaklarına hep şunları fısıldadığını belirtti: “Çok iyi insanlar olun, mutlu insanlar olun, çok sevin ve çok sevilin, sizden başka bir şey istemiyorum. Ne bana şan şöhret getirin ne para pul getirin. İstemiyorum. Sevin, sevilin, mutlu olun ve mutlu edin. Bence insan bunun için yaşamalı gerisi geliyor ve gidiyor.