Ferdi Güngör yazdı…
Yazıya başlamadan önce Magazinbox maceramızın sevincini ve heyecanını sizlerle paylaşmak isterim. Bilin ki, çok uzun yollar aştık bugünlere gelirken… Sevgili Hakan Sadıç ile birlikte çok önem verdiğimiz bir projeydi. Ancak bir türlü üzerinde yoğunlaşamamıştık; farklı işlerle meşgul olmak zorundaydık. Hep erteledik ancak sonunda kaliteli bir ekibi bir araya getirmeyi başardık. Gerek röportajlarımız, gerek konulara, olaylara ve haberlere bakış açılarımız siz okurları ve takipçileri eminim çok memnun edecek. Köşe yazılarımız da gündem belirleyici ve çarpıcı olacak.
Şimdi gelelim konumuza…
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz haftalarda magazin dünyasında en çok konuşulan konulardan birisi Cem Özer’in özel görüntülerinin medyaya düşmeseydi. Neyse ki, kamuoyu böyle konularda çokça antrenmanlıydı ve “Amaan ne büyük skandal” demedi. Çünkü bunun skandal olan kısmı Cem Özer’in mağduriyeti değil, görüntülerini servis eden kadının düşüncesizliğiydi.
Yazışmalardan anladığımız kadarıyla Cem Özer, görüntüleri gönderdiği kadını pek de taciz ediyor gibi görünmüyor. Diğer yandan kadının yalnızca kendisine gönderilmiş olan görüntüleri, bir FETÖ taktiğiyle, medyaya servis etmesi; bu konuda da herhangi bir tereddüt göstermemesi oldukça utanç verici bir olay. O kadınla empati kuran her kim olursa olsun utançtan yerin dibine girecekken, kadının rahat bir şekilde evinde çekirdek çitlerken magazin bültenlerini takip ettiğini düşünmek, bana sorarsanız mide bulandırıcı…
2020 yılı itibariyle kadınların bu gibi olaylarda, onurlarını da ayaklar altına alarak erkeklerle yaptıkları yazışmaları, fotoğraf paylaşımlarını kamuoyuna deşifre etmelerine çok sık tanık olmaya başladık. Tabi Cem Özer gibi kamuoyunun tanıdığı bir ünlü sözkonusu olunca, yapılan iş daha da adından söz ettirmiş oldu. Ne yazık ki, magazin ve magazin haberi adı altında böylesi kişilik haklarına müdahale anlamına gelebilecek ve suç oluşturacak işlerin alıcısı her zaman var. Oysa böylesi suçlara ortak olmamak ve mutlaka mağdur olan kişinin, yani Cem Özer’in yerine kendimizi koymamız gerekiyor. Haberi izlediğinde Cem Özer ile dalga geçenler, acaba kendileri de bu gibi bir mağduriyet yaşadıklarında nasıl bir tepki verecekler?
Sözümü bitirirken, başlığın neden bu şekilde olduğunu söyleyeyim:
Ben sürecin başından bu yana Sevgili Cem Özer’i mağdur olsa bile performansını çok kötü buldum. Bence süreci daha etkili yönetebilirdi. Bizler içimizden “Yahu 1990’ların en önemli parçalarından birisi olarak kabul ettiğimiz Cem Özer’i gözümüzde çok mu fazla büyütmüşüz?” dememeliydik. Cem Özer, ününe ve şanına yaraşır bir şekilde bu süreci yönetebilmeliydi.
Ancak eşi Sevgili Pınar Dura için aynı şeyi söylemek olanaksız. Gerçekten de Pınar Hanım, gerek duruşu gerekse olaya dair yorumlarıyla hepimizi kendisine hayran bırakmayı bildi.
Çok yaşayın Pınar Hanım, biz de görelim…
Alkışlar sizin için…